top of page

Denizcilik Sektöründe Yükselen Tehditler: Korsanlık ve Güvenlik Açıkları

Korsanlığa özgü Best Management Practice (BMP), uluslararası donanma savaş gemilerinin kontrolleri ve karadan alınan önlemlerin kapasitesinin geliştirilmesi, korsanlığın bastırılmasına bir nebze yardımcı olsa da Somali korsanlığı tamamen ortadan kaldırılamamış ve bir tehdit olarak varlığını sürdürmektedir.


Çeşitli yayınlarda yer alan BMP, deniz haydutluğu ve diğer deniz güvenliği tehditlerinden kaynaklanan riskleri azaltmaya katkı sağlamaktadır. Ancak bölgesel istikrarsızlık, başka deniz güvenliği tehditlerini de beraberinde getirmiştir:


  • Gemilerin aşırılık yanlısı gruplar tarafından kasıtlı olarak hedef alınması,

  • Bölgesel çatışmalardan kaynaklanan ikincil zararlar.


BMP, korsanlıkla mücadelede etkili bir yöntemdir, ancak saldırı yöntemlerinin diğer tehditlerden farklı olması başka hafifletme stratejilerini gerektirebilir. Örneğin, aşırılık yanlıları tarafından gerçekleştirilen saldırılar, saldırganların hayatlarını riske atma isteklilikleri nedeniyle daha kararlı ve tehlikeli olabilir. Etkili güvenlik tedbirlerinin alınmaması durumunda sonuçlar oldukça ağır olabilmektedir.

korsanlık

Bazı korsanlar, rehinelere şiddet uygulamış ve kötü muamelede bulunmuş, hatta kaçırılan denizciler yıllarca tutsak kalmıştır. Diğer saldırılar ise gemilere ciddi zarar verme ve yaşamı tehlikeye atma amacı taşımıştır.


Geçmişte seyrek görülen bu saldırılar, Gazze’deki çatışmaların uluslararası hukuk düzenini zayıflatmasıyla yeniden gündeme gelmiştir. Bölgesel olarak sınırlı siyasi çözümler üretilse de, saldırıların devam ettiği gözlemlenmektedir. Zira Kızıldeniz ve çevresi, deniz taşımacılığını aksatmak isteyen gruplar için açık bir fırsat alanına dönüşmüştür. Nihayetinde denizcilik, vekalet savaşları yürütmek isteyen aktörler için cazip bir hedef haline gelmiştir. Terörist ya da milis gruplar, küresel pazarları etkileyen eylemlerle kendilerini dünya kamuoyuna duyurma fırsatı yakalamaktadır.


Denizciler, her gün hayatlarını riske atarak bu tehlikeli sularda çalışmakta; diğer taraftan denizcilik sektörü, işgücü ve beceri eksikliği ile mücadele etmektedir. Karbonsuzlaşma ve teknolojik bağımlılığın getirdiği artan taleplerle karşı karşıya kalan sektörde yetenek çekme çabaları giderek daha endişe verici boyutlara ulaşmaktadır.


Husi militanlarının Kızıldeniz ve Aden Körfezi'nde gemilere karşı gemisavar füzeler, büyük hava dronları ve 'başıboş mühimmatlar' gibi çeşitli silahlar kullandığına tanık olunmaktadır. Bu silahlar giderek daha hassas hale gelirken, devlet dışı aktörlerin eline geçme olasılığı artmaktadır.


Son olaylar, küçük grupların bile insansız hava araçları ve patlayıcı cihazlar kullanarak kritik ticaret yollarını nasıl hedef alabileceğini göstermektedir. Gelecekte denizcilik ve limanlara yönelik daha teknoloji odaklı saldırıların olasılığı giderek belirginleşmiştir.


Özellikle Hürmüz Boğazı, Akdeniz ve Karadeniz gibi sıcak bölgelerde gemilerde GPS parazitleri ve navigasyon sistemlerinde bozulmalar yaşandığına dair raporlar artmaktadır. Otomatik Tanımlama Sistemleri (AIS) gibi teknolojiler, siber saldırılara karşı savunmasız kalmaktadır. ( Bak: Denizcilikte Navigasyon Riskleri )


Siber güvenlik açıklarından yararlanma olasılığı, kötü niyetli aktörlerin dikkatinden kaçmamaktadır. Örneğin, 2021 yılında Ever Given adlı konteyner gemisinin Süveyş Kanalı'nı tıkaması, büyük gemilere yönelik saldırıların küresel ticarette nasıl ciddi aksamalara yol açabileceğini göstermiştir.


Kızıldeniz ve Orta Doğu sularında denizciliğe yönelik saldırılar, Panama Kanalı’ndaki kuraklık kaynaklı sorunlarla birleşerek denizcilik sektörü için çifte darbe anlamına gelmiştir. Bu saldırılar, küresel tedarik zincirleri için daha fazla sorun yaratmış, gemilerin rotalarını uzatmıştır. Süveyş Kanalı geçişlerini etkileyen saldırılar, Panama Kanalı’nın El Niño kaynaklı kuraklık nedeniyle tarihinin en düşük su seviyesini yaşamasıyla birleşmiştir. Her iki güzergâh da Asya, Avrupa ve ABD'nin doğu kıyısı arasında kritik bir bağlantı noktasıdır.


Son yıllarda tedarik zincirleri, aşırı hava olayları, pandemi, Ukrayna ve Orta Doğu’daki çatışmalar ve Baltimor Köprüsü'nün çökmesi gibi olaylarla sürekli kesintiye uğramıştır. Bu nedenle, bir 'B Planı' ve alternatif rotalara sahip olma gerekliliği daha da artmıştır. Beklenmedik bir olay, küresel çapta domino etkisi yaratabilir.


2023 yılında deniz korsanlığı vakalarının arttığı görülmüştür. 2022 yılına kıyasla 2023 yılında gemilere karşı gerçekleşen olaylar %20 artış göstermiştir. Aralık 2023'te, Ruen adlı dökme yük gemisi kaçırılmıştır. Bu, 2017'den bu yana Somali korsanları tarafından rapor edilen ilk başarılı kaçırma vakasıdır. 2005-2011 yılları arasında Somali korsanlarının 300 milyon dolardan fazla fidye karşılığında 149 gemi ve 3.700’den fazla mürettebatı ele geçirdiği bilinmektedir.


2024 yılı başında da üç gemi daha saldırıya uğramış, Mart ayında Abdullah adlı dökme yük gemisi fidye ödendikten sonra serbest bırakılmıştır. Bu durum, gelecekteki saldırılara cesaret verebileceği yönünde endişelere yol açmıştır.


2024 yılı itibarıyla denizcilik sektörü haraca ve korsanlığa karşı savunmasızdır. 2020 li yıllarda dünya’nın değişimi ile Korsanlık ve Deniz Tehditlerinin de değiştiği unutulmamalıdır. Siber Saldırılar, Dron Saldırıları, Uzaktan Kumandalı mühimmat yüklü teneler, Zarar vererek ismini duyurmak isteyen gruplar gibi değişen tehditlere karşı denizcilerin yeni güvenlik tedbirlerine ihtiyacı olduğu göz ardı edilmemelidir. Özellikle Kızıldeniz’deki son gelişmeler, bu tehditlerin artarak devam edebileceğini göstermektedir. Yeniden korsanlık ve gemi kaçırma saldırıları ile karşılaşacağımız bir döneme hazırlıklı olmamız gerekmektedir.


Saygılarımla,

Alper Akpeçe 

2 Comments

Rated 0 out of 5 stars.
No ratings yet

Add a rating
KIVANÇ ERGÖNÜL
KIVANÇ ERGÖNÜL
Nov 29, 2024

 Otorite boşlukları deniz haydutluğunun artmasında en önemli etkenlerden birisidir denilebilir. Deniz haydutluğunun şartları konusunda bazı noktaların vurgulanması önem arz etmektedir. İlk olarak “özel amaçlarla işlenmiş olma” şartının kapsamına ilişkin doktrinde önemli bir tartışma bulunmaktadır. Birinci gruptakiler, özel amaç şartının politik amaçla gerçekleştirilen fiillerin, deniz haydutluğu tanımının kapsamı dışında tutulması için getirilmiş bir şart olduğunu düşünmektedirler. Diğer gruptakiler ise bir fiilin devlet desteği ile yapılıp yapılmamasına göre özel amaç şartının belirleneceğini düşünmektedirler. Bu görüştekilere göre eğer bir gemiye karşı gerçekleştirilen fiilin arkasında devlet desteği ya da kamusal bir çıkar yoksa bu durumda özel amaç şartı gerçekleşmiş sayılacak ve deniz haydutluğu suçu işlenmiş olacaktır. Özel amaç şartının politik amaçlarla işlenmiş fiilleri dışlaması görüşünün kabul edilmesi durumunda, denizlerde gerçekleştirilen deniz haydutluğu fiillerini içeren…

Like

KIVANÇ ERGÖNÜL
KIVANÇ ERGÖNÜL
Nov 29, 2024

rakamların yalnızca raporlanan vakalar olduğunu unutmamak lazım. Bunlar yanında raporlanmayan vakaların da mevcut olduğu bildirilmiş.

Deniz korsanlığı, sadece ticari yönden ele alınmaması gereken, gemiadamlarının canının söz konusu olduğu, acilen çözülmesi gereken bir suçtur. Maalesef ekonomik krizdeki Afrika ve bazı Asya ülkelerinde günden güne artan bir korsanlık faaliyeti mevcut. Uluslararası kuruluşlar önlemler almaya çalışsa da bu ülkelerdeki sosyoekonomik sorunlar korsanlığın önüne geçemiyor.

Like

Bize Ulaşın

YDO RUHU

Bu sayfada görmek istediklerinizi,

Fikirlerinizi Bizimle Paylaşın   

YDO okul brövesi

Gönderdiğiniz için teşekkür ederiz!

bottom of page