top of page

Dalgalarla Yazılan Bir Yaşam: İlhan Özerdim

İlhan Abi'nin Felsefesiyle Başlangıç


Blog sayfamızda yer verdiğimiz Duayenlerle Röportajlarımızda bugün, İlhan Özerdim abimizin denizin tuzuyla yoğrulmuş, fırtınalarla pişmiş anılarına kendi sözleriyle kulak veriyoruz.


Onun yaşam felsefesi, insanın bu dünyadaki yerine dair derin bir sorgulamayla başlıyor:

"Doğanın yarattığı en donanımlı yaratık 'İNSAN' dır. İnsan bir bilgisayar gibi yapısı olan bir yaratıktır. Bu bilgisayarı gerektiği gibi kullanmadan yaşarsan öbür yaratıklardan bir ayrımın olmaz; yer, içer, yatar kalkar doğanın çeşitli yönlerinin tadına varmadan öbür basit yaratıklar gibi gelip gidersin. Yani bir rastlantı sonucu bu dünyaya geldiysen ; YAŞA BE KARDEŞİM.... Üstelik yaşamak için doğa seni tam donanımlı yaratmış, bilgisayar gibi."

Belki de onu denizlere çeken şey; "donanımlı bilgisayarı" sonuna kadar kullanma arzusuydu....


ilhan özerdim

(Bölüm 1: Deniz Tutkusunun Kökenleri),


İlhan Özerdim abimiz, bu içsel "bilgisayarı" aktif kullanma isteğini ve denizciliğe yönelişini şöyle açıklıyor:

"Bazı insanların yaradılışı bu bilgisayarı kullanmakta tembeldirler, bazıları da çok özentilidir. Yaradılışım gereği ben ikinci şıkta bulunan kişiyim ve bu nedenle DENİZCİ olmak istedim. Hazır dünyaya gelmişken 'bu dünyanın nasıl bir şey olduğunu öğrenmek, üzerinde yaşayan değişik insan topluluklarını tanımak, yaşantı biçimlerini izlemek benim ilgimi tetikleyen konulardır. Bunun için DENİZCİ olmaya karar verdim."

Denizcilik okulu yıllarını ise büyük bir minnetle anıyor:

"Değerli Ağabeyler, Sevgili Kardeşler, bir cennet barınağı olan bu okulda yaşamak her kula nasip değildir. Biz Tanrının en sevgili evlatlarıyız besbelli."

(Bölüm 2: Mesleğe İlk Adımlar ve Değerli Ustalar)


Mezuniyet sonrası Denizcilik Bankası'nın Deniz Sektörü'nde başlayan kariyerinde iki ana hedefi vardı: "mesleğimin iyi bir ustası olmak, ana-baba ve kız kardeşimden oluşan aileme bakmak." O dönemin şartlarını da şöyle aktarıyor:

"1953 yaz aylarında çalışmaya başladığımda satın alınan gemilerin artması üzerine personel sıkıntısı ameli çarkçı başılarla (ki, çağdaş gemiler hakkında hiç bilgileri yoktu) giderilmeğe çalışılıyordu. Dolayısıyla makine dairesinde okullu abilerimiz egemendi."

Bu "okullu abiler" arasında İlhan Abi'nin hayatında iz bırakanlar olmuş:


  • Mehmet Tunalı (48 Mk.): "Staj yaptığım Ankara gemisinin vardiya Müh. Mehmet Tunalı (...) denizcilik topluluğunun en saygıdeğer , çelebi bir kişi olup mesleğinin UZMAN'lık alanına yükselmiş bir ağabeyimizdir."


  • Süvari Ekrem Denizmen: "S.S Aydın Victory idi. Süvarisi Ekrem Denizmen (...) bizi çocukları gibi benimser, biz de ona babamız diye yaklaşırdık."


  • Victory tipi gemilerde edindiği tecrübeler ve bu süreçte ona yol gösterenler: "Ben bu gemilerde çok çalıştım. Bu gemi makinelerini öğrenmemde bana çok yardımcı olan 2. Müh. Ali Borovalı (Mk. 48) Ağabeyime çok teşekkür borçluyum. Ayrıca uzun süre beraber çalışma olanağını bulduğum Değerli Ağabeyim Baş Müh. Nurettin Mükan (Mk. 49) da bana mesleğimizin püf noktalarını öğreterek iyi donanımlı bir Mühendis olmamda yardımcı oldu. Şükran borcum büyük."


  • Saygıyla andığı diğer isimler: "Kpt. Kazım Evrengil (47 Gv.) ağırbaşlı, mevkisini tam anlamı ile dolduran, otoriter ve yardım sever bir Süvari idi. Disiplinli bir melek olan Kpt. Cemal Burkovik (Gv.51) başta taşınacak bir Süvari Ağabeyimizdi."


Ancak İlhan Özerdim abimiz, zamanla değişen denizcilik ortamına dair bir hüznü de paylaşıyor:

"Şimdi öğrendim ki, Türkiyede bir sürü denizcilik okulu açılmış. Bunun sonucu gemilerimizde abi-kardeşliğin yerini kozmopolit bir ortam almış. Çok yazık. Üzüldüm."

(Bölüm 3: Mesleki tecrübeleriniz, Bir Ömrün Seyir Defteri)


İlhan Özerdim abimizin 1 Temmuz 1953'ten 1 Eylül 1981'e (D.B. Deniz Nakliyatı'ndan emekliliğine) kadar uzanan meslek yaşantısının dökümü kendi kaleminden:

"Askerlik Görevi ................... 1.5 yıl Amerika serüveni ................ 10 ay Etibank (Ankara) ................ 1 yıl 4 ay Aygaz Dolum İst. ................. 3 ay Pakistan gemileri ............... 1.5 yıl M.T Payas ....................... 6 ay Koçtuğ .......................... 1 yıl D.B. Deniz Nakliyatı............. 21 yıl (Bunun 4.5 yılı Enspektörlük)"

ilhan özerdim

(Bölüm 4: Anılar , Aquatic Gemisi ve Zorlu Bir Patron Kararı)


Emeklilik sonrası, Vedat Yelkenci'nin Aquatic gemisiyle yeni bir sayfa açılır. İlhan Özerdim abimiz o günleri şöyle anlatıyor:

"Deniz Nakliyatından Eylül 1981'de emekli olunca bu tek gemilik firmada 1500 dolar maaşla işe başladım. Yük işi dışında geminin bütün sorunları benim sırtımdaydı. İki patronlu tek gemilik şirketin ben tek ofis elemanı olarak çalışıyordum."

Personeli Türkleştirme çabaları sürerken, patronunun Filipinli mürettebat kararıyla sarsılır:

"Vedat Yelkenci Filipin mürettebat çalıştırırsa sadece 18 bin gibi az bir ücret ödeyeceğini öğrenmiş... bana yönerge verdi. Şiddetle karşı çıktım; 'ben Filipin denizcileri iyi tanırım. İnisiyatif sahibi değillerdir. Gerek teknik, gerekse gemi yönetiminde çok hata yaparlar; örneğin seyir sırasında bir topuk atlarlar (sanki beni şeytan konuşturdu) personel giderlerinden bırak kâr etmeyi, gemi elden gider.'"

Bu itirazına rağmen yaşananları ve sonucunu yine kendi sözlerinden dinleyelim:

"Umarsız kalan ben sadece Kaptan, Baş Mühendis ve elektrikçinin gemide kalmasına olumlu baktı ama sadece bir ay... Ben Manila'ya gittim... Sonra Bombay'da bulunan gemiye katıldım... Filipinlileri gemiye aldım... Bombay tersanesinde ambar kapakları onarımı bitince gemi Güney Afrika'da Durban'a hareket etti. Madagaskar adası yakınlarından geçerken gemi bir topuk atlıyor ve dümen arızalanıyor... Yani personel değişiminden sonra gemi bir sefer yapıyor ve seferin astarı yüzünden pahalı çıkınca gemiyi sattılar."

(Aquatic ile Hindistan Sularında) O dönemki seferlerden birinde, Hindistan'daki Port Okha limanındaki deneyimlerini İlhan Abi şöyle betimliyor:

"tüm ambarlarda kadınlı erkekli çocuklu neredeyse ikiyüz kişi çalışıyor ellerindeki faraş benzeri küreklerle buğdaylar çuvallara dolduruluyor, sonra kamyonlarla yakınlardaki depolara götürülüyordu, geminin kıç tarafında ateşler yakılmış kazanlarda çalışanlara yemekler yapılıyordu, tipik bir Hindistan havası yaşıyorduk."

(Bölüm 5: Sohtorikler ve Tehlikeli Sular)


Ağustos 1982'de Sohtorikler'de, M.V Mar Transporter gemisindeki karmaşık bir makine arızasıyla başlar İlhan Özerdim abimizin bu dönemdeki macerası:

"Ana Mk. arızalı; şöyle ki, Makineye havayı çakıyorsun, makine dönüyor fakat gaza geçip dönüşünü sürdüremiyor ve duruyor... Uzun araştırmalar sonucu gavernöre üstten ¼ bakır boru ile bağlı bir düzenek gözüme çarptı... Hava borusuna bağlı piston silindir içinde paslanmış ve hiç hareket etmiyor... Bütün parçaları ve silindir gövdesini temizleyip yeniden topladım. Gavernör ile arasındaki bağlantıyı da iptal ettim. Artık makine seri bir şekilde kumandaya uyuyordu."

Ancak asıl imtihan Benderhümeyni seferiyle gelir:

"Benderhümeyni. Bu limana giriş su yolu Irak sınırının 20 mil uzağından geçiyor. Irak düşmanına mal götüren bu gemileri bomba ile batırıyor. Bu habere Orhan Kpt. ve ben çok sıkıldık."

Şirketin baskısıyla gemide kalmak zorunda kalışını ve yaşadığı dehşeti şöyle anlatıyor:

"'Mk. arızası onarıldı. Artık benim gemide kalmam için hiç bir neden yok' diyerek İstanbul'a döneceğimi Şirkete bildirdim. Ancak Şirket bir sürü bahaneler ileri sürerek benim seferi sürdürmemde baskıcı oldu. 'Yani 2 Baş Müh. ile mi seferi sürdüreceğiz?' diyerek karşı duruşumda direndim. 'Baş Müh. ister gemide kalsın, ister ayrılsın. Bu kararı sana bırakıyoruz' dedi Şirket. Durumu olduğu gibi Baş Müh.e anlattım. O da aldı çantasını, gemiden çıktı. Böylece ben gemide kaldım. Iraklılar iki torpil ile bizi vurdu , 3 kişi öldü, ben kıl payı kurtuldum."

Bu olayın ardından prensipli bir duruş sergileyerek Sohtorikler'den ayrılır.


(Bölüm 6: Zorlu Kurtarma Operasyonları ve Son Limanlar)


Kısa bir süre Deniz Nakliyatı'nda enspektörlük, ardından çeşitli armatörlerle çalışmalar derken 1988'de Reşit Kalkavan Şirketi'nde Makine Enspektörü olur. 1993'te ise Sönmez Denizcilik'te zorlu bir görev onu beklemektedir:

"Sönmez Denizcilik Şirketinin patronu Hilmi Bey Beni çağırdı. Tuzlada Mercan koyunda 2-3 yıldır atıl durumda terk edilmiş bir gemisine yük bulmuş, gemiyi toparlayıp sefere hazırlamamı istedi... Gemi öylesine terk edilmiş ki, örneğin evaporatörün deniz suyu pompasını söküp Şirketin başka bir gemisine götürmüşler, takımları sağa sola dağıtılmış... Üç kez işi bırakma noktasına geldim. Ama bırakamadım. Maaş çok iyi idi. İki oğlum iyi bir okul kazansınlar diye özel ve pahalı öğretmenlerden ders aldırıyordum."

Geminin akıbeti hakkındaki öngörüsü ise acı bir gerçeği yansıtır:

"Hilmi Beye 'hiç düş görmeyin bu geminin Vietnam'a gidip Yükünü boşaltması büyük şans. Ondan sonra o limandan kalkması da büyük şans.' Nitekim yükünü Vietnam'da boşaltan gemi limandan kalkamadı. Çözülmek üzere Hindistan'a çekildi."

(Bölüm 7: Denizcilik Eğitimine Dair Keskin Görüşler)


İlhan Özerdim abimiz, mesleğin içinden gelen biri olarak denizcilik eğitimine dair net fikirlere sahip:

"YDO'nun bir üniversite fakültesi olmasına çok karşıyım. Disiplin gerektiren bir okul ya da akademi özgürlük ortamında eğitim yapan bir kuruluşun içinde olamaz; üniversite öğrencisi derslere ve sınavlara girip girmemekte özgürdür; başarılı da olabilir, başarısız da; sonuçları yalnızca kendini ilgilendirir. Ama Disiplin gerektiren bir mesleğin öğrencisine bu özgürlük tanınamaz; neden mi? Çünkü bir grup insan ile değerli yüklerin bir limandan başka bir limana güvenle taşınmasından sorumlu olacağı için, bu koşullarda çalışacak öğrencilere disiplinli bir eğitim verilmesi gerekir. Söz konusu olan kendisi değil, başka insanlar ve değerli yüklerdir."

(Son Sözler - İlhan Özerdim Abimizin Sesinden Yankılananlar)


İlhan Özerdim abimizin kendi sözleriyle aktardığı bu anılar, sadece bir denizcinin maceraları değil; dürüstlüğün, meslek aşkının, zorluklar karşısında direncin ve hayatı dolu dolu yaşama arzusunun bir yansıması. Onun deneyimleri ve keskin gözlemleri, hem denizcilik camiasına hem de hayatın anlamını arayan herkese ışık tutuyor.


Bu değerli paylaşımları için İlhan Özerdim abimize sonsuz teşekkürler.


Abimize ve Okurlarımıza Saygılarımızla,


Röportaj : Kıvanç Ergönül

Derleyen : Alper Akpeçe



ilhan özerdim
22 Nisan 2025 İlhan Ağabeyimizi Soner Yaman 69 Gv. Ağabeyim ile ziyaretimizden



4 commentaires

Noté 0 étoile sur 5.
Pas encore de note

Ajouter une note
KIVANÇ ERGÖNÜL
KIVANÇ ERGÖNÜL
4 gün önce
Noté 5 étoiles sur 5.


İlhan Ağabeyimizin Kendisine has harika anlatımıyla kaleme aldığı bu yaşanmış hikayeleri tüm meslektaşlarımızın okumasını tavsiye ediyoruz.
İlhan Ağabeyimizin Kendisine has harika anlatımıyla kaleme aldığı bu yaşanmış hikayeleri tüm meslektaşlarımızın okumasını tavsiye ediyoruz.

J'aime

KIVANÇ ERGÖNÜL
KIVANÇ ERGÖNÜL
4 gün önce
Noté 5 étoiles sur 5.

12 Ağustos 1929 doğumlu Duayen Bir Baş Mühendis ve Geçte Olsa Keşfedilmiş Sağlam Bir Yazar olan İlhan ÖZERDİM 53 Mk. Ağabeyimize  sıhhat ve afiyet içinde uzun ömürler diliyoruz.



Sağ olsun ,Var olsun ,Dağ olsun

J'aime

KIVANÇ ERGÖNÜL
KIVANÇ ERGÖNÜL
4 gün önce
Noté 5 étoiles sur 5.

BAŞ MÜHENDİS İLHAN ÖZERDİM 53 Mk, KAPTAN ZİYA TANSEV(KÜRT ZİYA) 36 Gv. , AHMET ERDOĞAN 56 Mk. S/S YOZGAT GEMİSİ 1969

J'aime

KIVANÇ ERGÖNÜL
KIVANÇ ERGÖNÜL
4 gün önce
Noté 5 étoiles sur 5.

J'aime

Bize Ulaşın

YDO RUHU

Bu sayfada görmek istediklerinizi,

Fikirlerinizi Bizimle Paylaşın   

YDO okul brövesi

Gönderdiğiniz için teşekkür ederiz!

bottom of page