NORTHWEST PASSAGE
- KIVANÇ ERGÖNÜL
- 16 Tem 2024
- 6 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 17 Tem 2024
Yüksek kuzey enlemlerinde seyredenler, Erebo ile Hemera arasındaki egemenlik mücadelesine tanık olmuşlardır. Bu üst üste, alt alta bilek güreşinde zaman zaman Erebo, zaman zaman da Hemera hakimiyetini sürdürmektedir. Ama bu kıran kırana mücadelenin kesin bir galibi yok; mutlak bir eşitlik ve denge mevcut.
Yüzyıllar boyunca insanlığın yarattığı kültürde, güçlerin eşitliği söz konusu olmuştur. İnsanlığa zararı dokunmayan, korku vermeyen doğal olaylar iyi güçler ile özdeşleştirilirken, zarar veren, korkutan tüm olaylar kötü güçler ile özdeşleştirilmiştir.
İyi ve kötünün felsefesi yapılmıştır. İyi ve kötü cisimlendirilmiş, her birine hayal gücünün elverdiği oranlarda ve esoterik amalgam ile vücutlar yaratılmış, olağanüstü güçler addedilmiştir. Bu felsefede iyi ve kötü, kötünün bütün zorlamasına karşı hep denge içerisinde kalmıştır.
Karanlık ve Aydınlık da böyle bir denge ile açıklanmıştır. Karanlık ve Aydınlığın birbiri ile savaştığı kabul edilmiştir. Karanlık, Erebo olmuştur. Aydınlık ise Hemera.
Dünyadaki her köşedeki karanlık Erebo'nun varlığı ile açıklanırken, karanlığın aydınlıkla yutulması Hemera'nın işidir.
Bu aynı zamanda gece ve gündüzün de savaşıdır.
Gece, Erebo olmuştur. Gündüz ise Hemera.
Her yerde devam eden denge, yüksek kutup enlemlerinde daha şiddetli sürmektedir. İnsanlar bir zamanlar, gündüzün kaynağı olarak güneşi değil, gökyüzünü görmüştür. Gökyüzündeki ışık kaynağının sahibi, güzel Eter'dir. Eter, Hemera'nın buyruğundadır. Karanlıklar tanrısı Erebo'nun prensi ise Nix'dir. Nix, Erebo'dan aldığı siyahi her yere bulaştıran atak bir gençtir.
Yüksek enlemlerde, kış ayları boyunca Erebo'nun hakimiyeti altı aya kadar sürebilmektedir. Nix, aldığı tüm siyah boya ile gökyüzünü boyamıştır. Eter ile yeryüzü arasına siyahı sokmuştur. Böyle siyah bir gökyüzünde görülen yıldızlar, Nix'in iyi kapatamadığı gözeneklerden sızan Eter'in ışıklarıdır.
Yüksek enlemlerde seyreden gemilerin zabitleri, altı ayı bulabilen Erebo hakimiyetinde, zaman zaman kırağıdan Eter'in yansıyan güzelliklerine bakarak vardiyalarını bitirmektedir. Bu denizlerde seyrederken, gemilerinden gökyüzüne bakan denizciler arasında Frobisher, Baffin, Hudson, Franklin, Simpson, Rae, Parry, Amundsen, Sverdrup ve Stefansson da vardır. Bu kişilerin ortak yanları, hepsinin de Arktik'in bilinmez karanlıklarında, Hemera'nın saflarında gemilerle ışık taşımasıdır. Hepsi de karanlığı aydınlatmak için bilinmez sularda seyir etmiştir. Hepsi de Erebo'nun sularında Eter'i aramıştır.
Bu kişilerin Arktik sulara yaptığı seferlerin her birinin roman tadında olduğuna eminim.
Altı sene önce okuduğum, Ernest Shackleton'un "Atrapado en Hielo" (Trapped in the Ice) da böyle romanvari, gerçek bir yaşam hikayesidir. Shackleton'un Antarktika'ya, "Endurance" gemisi ile yaptığı, sefere katılan Frank Hurley'in fotoğrafları ile dokümante edilen, akıl almaz inat ve dayanıklılık serüvenidir. Okumanızı tavsiye ederim.
Amundsen'in hayatını da az çok duymuşuz ya da okumuşuzdur. Amundsen'den bahsetmeyeceğim.
Sizlere kısaca bahsedeceğim kişi, Sir John Franklin'dir. Geçtiğimiz günlerde bir haber üzerine tesadüfen izini yakaladığım Sir John Franklin'in 1845 yılında düzenlediği Arktik seferi, Hollywood'a film olacak kadar ilgi çekici özelliklere sahip.
Sir John Franklin'in Arktik bölgesi seferleri 1818 yılında başlamaktadır. Kraliyet donanmasında, seyir subayı olarak 1819 ve 1823 yıllarında olmak üzere, iki başarısız sefere katılmıştır. O zamanlarda Kraliyet donanmasının ve akademilerinin ilgi alanı, Kanada ile Kuzey Kutbu arasındaki Arktik sulardır. Krallığın stratejik hedefi, Atlantik Okyanusu ile Pasifik Okyanusu'nu birleştiren deniz yolunu keşfetmek ve Çin'e yakınlaşmaktır.
Sir John Franklin, katıldığı tüm başarısız seferlere karşılık, çağdaşı Sir William Edward Parry, yeni keşifleri ve ilkleri gerçekleştiren hikayeleri ile Birleşik Krallık'ın tüm ilgisini kazanmıştır. John Franklin onun başarılarını dinlemek zorunda kalmıştır. John Franklin, 1819 ve 1823 yıllarında Hudson Körfezi'nden kutup noktasına kadar olan bölgenin haritalarını çıkarmak için düzenlediği iki seferden yenilgi ile dönmüştür. En son seferde, açlıktan ve soğuktan on gemicisini kaybetmiş, kendisi de ölümden dönmüştür. Oysa, Sir Parry, başarılı beş Arktik seferine katılmış, bunların son dördünde komuta etmiştir. Sir Parry, 1818 yılında Baffin Körfezi'nden Ellesmere Adaları'na, 1819 yılında Lancester Sound üzerinden Melville Adaları'na ulaşarak 110W'yi geçen ilk gemi olma unvanını almıştır. 1821 yılında ise Foxe Basin'den Fury ve Hecla Boğazı'na ulaşarak kendi adı ile anılan Parry Strait'i keşfetmiş, 1824-1825 yılında Prince Regent Inlet'e, HMS Fury ile ulaşarak hep ilklere imza atmıştır. Parry, 110W'yi gemi ile geçen ilk kişi olarak 5000 pound ile ödüllendirilmiştir.
Bu yıllardan sonra ise başarılı bir kaşif olarak, önemli görevlere getirilmiştir.
Herhangi bir yerde okumadım ama, Sir John Franklin'in o yıllarda kıskançlık krizleri geçirdiğine eminim. 1800'lü yılları düşünün, Birleşik Krallık'ın altın çağları, o zamanın süper gücü. Denizlerin hakimi olan krallık, bu sayede dünyada birçok yeni yer keşfediyor, keşfedilen yerleri kolonileştiriyor, zenginliklerini ülkesine aktarıyor. Böyle bir ortamda, bilimde, teknolojide diğer devletlere göre çok gelişmiş durumda. Londra'da zenginlik peşinde koşan maceraperestler olduğu gibi, ün peşinde olan maceraperestler de mevcut. Moda, yeni yerleri keşfedebilmek, ilklere imza atmak.
Sir unvanı alarak, tarihe geçme onuruna erişebilmek. Bunun peşindeki tüm maceracılar, Kraliyet Donanması'na yazılmakta, bilinmeyeni keşfetme amacını taşımaktadır. Sir John Franklin de maceracı, ihtiraslı kişiliği ile donanmaya katılmıştır. O zamanlarda çok iyi bilinmeyen Arktik sular, amacına çok uygundur. Tek rakibi, Kraliyet Donanması'nın diğer gemileridir. Maalesef Sir John Franklin, aynı yıllarda başlamış olmalarına rağmen, Sir William Parry'nin keşifleri karşısında büyük darbe yemiştir. William Parry'nin keşifler karşısında aldığı Sir unvanına ve önemli görevlerde yönetici rolü ile ödüllendirilmesi karşısında eziklik duymaktadır. Dünya üzerinde keşfedilecek kesimler azalmıştır. Krallığın ilgisi, kaynakları ile zengin olan Çin'dir. Kraliyet, Northwest Passage üzerinden Çin'e ulaşılabilecek deniz yollarının keşfine büyük destek vermektedir. Arktik bölgesinde, iklim şartları çok ağırdır ve o ana kadar herhangi bir geçiş noktası bulunmuş değildir.
Tüm kaşiflerde olan inat ve ihtirasla, Sir John Franklin, 1845 yılına kadar beklemiştir. Bu yıllar boyunca kendine yer edinmiş, ismini duyurmuştur.
O yıl aradığı fırsatı yakalamış, Royal Akademiyi yapacağı seferi desteklemesi için ikna etmiştir. Seferin amacı, Pasifik ve Atlantik okyanusunu birleştiren "Northwest Passage"in orta noktasını, buluşma noktasını keşfetmektir.
Kendisine iki adet modern gemi verilmiştir. Gemilere, çok ilginç olarak "Erebo" (Latincesi Erebus) ve "Terror" adları verilmiştir. Gemilere bu isimlerin takılması, bende John Franklin'in şeytani bir hırs ve kişiliği olduğu izlenimi yarattı. Böyle önemli ve zor bir sefere, kötülüğün, karanlığın simgesi isimlerle çıkmak bana biraz garip geldi. Belki de, John Franklin, Erebo'nun sularında onun hışmından korunmak adına bu isimleri gemisinde taşımayı onaylamıştır. İlerleyen yaşında, son fırsat sayılabilecek bu seferde Erebo'nun sempatisini kazanmak istemiş olabilir.
İki gemi yelkenli gemi olmasına karşılık, buharlı makine ve pervane ile takviye edilmiştir. Bu makinenin amacı, rüzgarın yetersiz olduğu zamanlarda ya da buza sıkıştıklarında takviye güç sağlamaktır (Gemi bu makineler sayesinde 3-4 knot yapmaktaydı).
Gemiye, -40 derecenin altındaki soğuk ile mücadele etmek için, merkezi ısıtma sistemi bile donatılmıştır. Yüzer buz kalıplarına karşı, bodoslaması çelik sac ile kuvvetlendirilmiştir.
Gemilere, Grönland'da üç yıl yetecek kadar kumanya yüklenmiştir. Kumanya, 8000 adet et, çorba, sığır, domuz eti içeren konserve ile 4100 litre limon suyu içermektedir. Skorbut hastalığına karşı önlem olarak, her gün adam başı bir ons içirilmektedir tayfaya.
İki gemi, 19 Mayıs 1845 yılında, HMS Erebus'da Sir John Franklin, HMS Terror'de kaptan Crozier komutasında toplam 129 personelle, Thames'den seferine başlamıştır. En son 1845 Temmuz'unda, Baffin yakınlarında iki balina gemisince görülen bu gemilerden, bir daha haber alınamamıştır. Daha sonra gönderilen arama gemileri, ne gemilerin izine, ne de tayfaların izine rastlayabilmişlerdir.
1980'li yılların başında yapılan incelemelerde, bir tabut içerisinde üç gemicinin izine rastlanmıştır. Bulgulardan, Sir John Franklin'in 1847 yılı 11 Haziran'ında aniden öldüğü ortaya çıkarılmıştır. Ne mezarının yeri ne de gemi kalıntıları bulunamamıştır. Cesetleri bulunan üç gemicide yapılan otopsilerde, besin zehirlenmesi ve skorbüte bağlı hastalıklar keşfedilmiştir. Uzmanların tahminine göre, limon suyu ve yiyecekler bozulmuştur. Açlık baş gösterdiğinden ölümlere ve hatta tayfa arasında yamyamlık yaşandığına dair bulgular elde edilmiştir.
Bu konuda birçok doküman bulunmaktadır; burada bunları anlatıp fazla yer işgal etmek istemiyorum.
Bunları yazmamın sebebi, küresel ısınma sonucunda Kanada'nın kuzeyindeki buzulların erimesi ve Atlantik ile Pasifik'in yeni bir ticari rota ile bağlanması ihtimalidir. Hayatlarını bu uğurda feda eden John Franklin gibi denizciler, artık mezarlarında rahat uyuyabilirler.
Arktik denizinde, hâlihazırda Amundsen'in izlediği rota seyre açıktır. Ancak, büyük ticari gemiler için uygun değildir. Hatta bölgede, Rus buzkıran gemileri 5000-10.000 USD arasında turistik seferler düzenlemektedir.
NASA'nın çektiği resimlerden, Northwest Pasajı'nı tıkayan buzullarda erime tespit edilmiştir. Küresel ısınma sonucunda oluşan alçak ve yüksek basınç merkezleri, Buys Ballot kanununa göre Kuzey Kutbu bölgesine güneyli rüzgarlar göndermekte ve erimeyi hızlandırmaktadır. Artık bu, gözle görülür bir hal almıştır. Bilim adamları, 2030 ile 2050 yılları arasında Northwest Pasajı'nın uluslararası deniz ticaretine uygun bir seyir yolu olacağını tahmin etmektedir. Northwest Pasajı, derin draft ve geniş su yolu ile büyük ticaret gemilerinin izleyeceği seyir yolu olmaya adaydır.
Bu rotanın önemi, Atlantik ve Pasifik okyanuslarını birbirine bağlamasından kaynaklanmaktadır. Bu sayede, Uzak Doğu ile ABD ve Avrupa arasındaki mesafe kısalacaktır. Panama Kanalı'ndaki mevcut kısıtlamalar aşılacaktır.
NASA'nın çektiği resimlerden, Northwest Pasajı'nı tıkayan buzullarda erime tespit edilmiştir. Küresel ısınma sonucunda oluşan alçak ve yüksek basınç merkezleri, Buys Ballot kanununa göre Kuzey Kutbu bölgesine güneyli rüzgarlar göndermekte ve erimeyi hızlandırmaktadır. Artık bu, gözle görülür bir hal almıştır. Bilim insanları, 2030 ile 2050 yılları arasında Northwest Pasajı'nın uluslararası deniz ticaretine uygun bir seyir yolu olacağını tahmin etmektedir. Northwest Pasajı, derin draft ve geniş su yolu ile büyük ticaret gemilerinin izleyeceği seyir yolu olmaya adaydır.
Bu rotanın önemi, Atlantik ve Pasifik okyanuslarını birbirine bağlamasından kaynaklanmaktadır. Bu sayede, Uzak Doğu ile ABD ve Avrupa arasındaki mesafe kısalacaktır. Panama Kanalı'ndaki mevcut kısıtlamalar aşılacaktır.
Konteyner gemilerinin Panama tabanlı sınıflamaları değişebilecektir. 8000-10.000 TEU'luk konteyner gemilerinden, 12.000 TEU'luk gemilere sıçrama yapılabilecektir. Bu tür bilgilerle, geleceği tahmin etmek ve ona göre hazırlık yapmak her zaman faydalıdır. Bahsi geçen ülkeler, daha şimdiden 2030 yıllarına yatırım yapmaktadırlar. Atlantik ile Pasifik'i deniz yolu ile birleştirmek, hep realpolitik stratejiler içerisinde olmuştur. Panama Kanalı, dünya ticaretinin yüzde beşine hizmet vermektedir. Uzak Doğu ile ABD doğusu arasındaki ticaretin yüzde 40'ı deniz yolu ile yapılmaktadır. Panama Devleti, pazardaki payını artırmak için kanalın 2014 yılına kadar genişletilmesi için bir proje hazırlamıştır ve finansmanını çözmeye çalışmaktadır.
Nikaragua'nın uzun yıllardır, Panama Kanalı'na alternatif olacak projesinin maliyeti 18 milyar dolardır. Nikaragua'nın projesi gerçekleşirse, Panama'nın genişletilmiş kanal kapasitesi olan 130.000 DWT yerine, 250.000 DWT gemiler bu kanaldan faydalanabilecektir.
Sadece bu ülkeler değil, Kolombiya'nın da iki okyanusu birbirine bağlamak için projeleri mevcuttur.
Herkese selamlar,
Ergun Çıtlak
Gv.87
Not: Bu yazımı 2008 yılında kaleme almıştım.
Müthiş yazı olmuş sevgili Ergün. Eline-bilgine sağlık.
https://maritime-executive.com/article/chinese-line-launches-new-arctic-container-service-to-arkhangelsk
Çok güzel👏👏
Ergun kardeşimize tşk ederim
https://www.instagram.com/reel/C7HsV-9xAjp/?igsh=MXd6dHliaTZxZXNpMA==