YDO OKUL GEMİLERİ (1928 - 1981 )
- Alper Akpeçe
- 26 May 2024
- 6 dakikada okunur
Okulun geçirdiği evrimi tanımlaması açısından birinci evre olarak adlandırılan 1928-34 döneminde, sürecinde okulun elinde herhangi bir deniz taşıtı olup olmadığı bilinememektedir. Bu konuda hiçbir arşiv belgesine rastlanmadığı gibi, o devre ait en önemli dayanağımız olan Âli Deniz Ticaret Mektebi Hakkında Malumat kitapçığında da var olduğuna dair bir açıklama yoktur. Hatta öğrencilerin stajlarını nasıl yapacaklarına dair bir açıklama da bulunmamaktadır.

Osman Nuri Ergin, Türkiye Maarif Tarihi kitabında okuldan bahsederken Ertuğrul Yatı’nın okul gemisi olarak verildiğini söylese de bu konuda ne bir tarih ne bir dipnot vermiştir. Bundan başka, 1994 yılı mali bütçesinden eğitim gemisine ödenek almak üzere, bir önerge ile TBMM’ye başvuran dönemin milletvekilleri Mümtaz Soysal, İlhan Saraçlar, Emin Kul, Coşkun Güralp ve Abdüllatif Şener’in imzasıyla verilen gerekçe metninde de okul gemileri arasında Ertuğrul Yatı ve Söğütlü Yatı sayılmış ama bu konuda başka hiçbir resmi yazışmaya rastlanamamıştır.

Milli Ticaret-i Bahriye Kaptan ve Çarkçı Mektebi kapatılarak, 1928’de devlet tarafından Ticaret-i Bahriye Mekteb-i Âlisi adında bir ticari denizcilik okulu açılmıştır. Bu okulun ilk Talimatnamesi’nde; okulun iki tâli, iki âli sınıftan oluşacağı belirlenmiştir.
1934’den sonra okul Yüksek Deniz Ticaret Mektebi adını almış ve iki tâli, üç âli sınıf olarak eğitime başlamıştır. Ancak bu sistem uygulamaya üç tâli, üç âli olarak geçmiştir.
1946’dan itibaren okul, 1981’e kadar sürecek en uzun dönemine girer. Bu dönemde adı Yüksek Denizcilik Okulu’dur. Bu dönemle birlikte lise eğitimi kaldırılmış ve dört yıllık yüksek eğitime geçilmiştir.
1980’de oluşan askeri müdahaleden sonra okul, 1981’de Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na bağlanmış ve Tuzla’ya taşınmıştır.
1934 -1946 2. Evre Okul Gemileri Eğitim sistemi ve ders programında köklü değişiklikler yapan okulun, çok spesifik bir eğitim vermesi nedeniyle, bunları uygulama alanı yaratacak bir gemisinin olması mutlak şarttır.
Sadece deniz yolları gemilerinde yapılan stajlar yeterli olamaz. İşte bu nedenle okula çeşitli, küçük tipte yani kısa yol yapılabilecek deniz taşıtlarının yanı sıra, ilk defa 1935’de Söğütlü Yatı’nın okul gemisi olarak verildiğinden bahsedilmektedir. Fakat daha önce de bahsi geçen, 1994’de okul gemisi ödeneği için TBMM’ye sunulan önerge gerekçesinde Söğütlü Yatının isminin geçmesinden başka bu konuda resmi bir belgeye rastlanmamıştır.


Oysa, küçük bir motor olarak tarif edilebilecek “Nil Muşu”nun bile, okula devri, İcra Vekilleri Heyeti’nin 15/7/1934 tarihli ve 2/ 1042 sayılı Kararı ile olmuştur.

Okulun deniz araçlarından olan Nil Muşu’nun bir özelliği de, Atatürk’ün sekiz yıl aradan sonra İstanbul’a gelişinde, O’nu Ertuğrul Yatı’ndan alıp karaya taşıyan araç olmasıdır.
Bu bilgilerden başka, okul mezunları ile yapılan görüşmelerde Söğütlü ve Ertuğrul’un okulun önünde demirde durdukları ifade edilmiştir. Ancak okula giriş yılı itibariyle bu mezunlar, gemilerin okul gemisi olarak kullanıldığına şahit olmamışlardır
1937 ve 1938 yılları için hazırlanan tanıtım kitapçıklarında okulun iki tatbikat gemisi, iki motoru, çeşitli yelkenli filika ve futaları olduğu belirtilmişse de isim olarak bahsedilmemiştir. Fakat öte yandan Deniz Dergisinin Şubat 1937 sayısında yayınlanan Fuat Pirali’nin yazısında “bizim de bir okul gemimiz olmalı, bu dileğim tahakkuk ederse şükran ve minnet ile dua edeceğim” denilerek okul gemisi olmadığının altı çizilmiştir. Bu durumda büyük ihtimalle, 1937’nin sonlarına
doğru okul bir tatbikat gemisine kavuşmuştur.
Bu konudaki bir başka bulgu ise, kaptan Süreyya Gürsu’nun okul ile ilgili bir makalesinde; okulun Söğütlü ve Balık adında iki okul gemisine ve ayrıca iki adet yelkenli altı çifte, bir adet beş çifte, iki adet tatbikat motoru, iki adet dingi, üç adet futa, bir adet üç çifte,iki adet iki çifte sahip olduğundan bahsetmesidir.
1945 Talimatnamesi’nde ve 1946 tarihli Öğrencilerin Okul İçinde ve Dışında Bağlı Bulundukları Durumu Bildiren Yönetmelik’te, tatbikat gemisi ile ilgili atıflarda bulunulmuş, ama isim verilmemiştir.
Okulun ikinci evresinde, okul gemisinin yanı sıra bir kotraya da sahip olmasının hikayesini bir okul mezunu anılarında anlatmaktadır.
1938’de Celal Bayar’ın oğlu Refii Bayar, Yıldız adlı kotrayı okula bağışlamıştır. Bu dönemde, okulun bağlı bulunduğu İktisat Vekâleti’nin başında Celal Bayar vardır. Anılarını anlatan okulun en eski ve faal mezunlarından, Mezunlar Derneği kurucusu, Namık Assena’dır. Kendisi bir grup sınıf arkadaşı ve gemicilik öğretmeniyle beraber kotrayı teslim almaya gitmiştir.

Bu dönemde okula devredilen ve uzun yıllar kalıcı olan bir başka okul gemisi, önceki adı Balık olan bir gemidir. Bir kaynağa göre 1936, bir başka kaynağa göre 1937 yılında okula devredilen bu gemi, daha önce Balıkçılık Enstitüsü’ne aittir. Yukarıda yapılan tespit doğrultusunda devir yılın 1937 olması daha gerçekçi bir sonuçtur. Gemi Balıkçılık Enstitüsünden devralındığı için Balık ismini taşımaktadır. Ancak Yüksek Deniz Ticareti Mektebi’ne devrolduktan sonra, ismi ile gördüğü hizmet arasında bir bağ bulunmaması dolayısıyla isim değişikliği için, Münakalat Vekâleti tarafından, 10/9/1940’da Başvekâlet’e başvurulmuştur. Burada okul gemisi için talep edilen isim, camia tarafından her zaman sevgi ve saygıyla anılan Hamit Naci’dir. Başvuru altı gün içinde kabul edilmiş ve geminin adı Hamit Naci olmuştur. Gemi uzun yıllar boyunca okula hizmet etmiştir. Bu gemi 1916’da Glasgow’da denize indirilmiştir. İlk ismi Serotris’tir. Daha sonra ismi Rinovya olarak değişmiştir. Boyu 39.76m., eni 7.01m.dir. Derinliği 4.10m-grt x nrt x dwt 327 x 222 x 725 Makinesi T3 silindirli 255 beygir gücündedir.

1946’dan itibaren okul, 1981’e kadar sürecek en uzun dönemine girer. Bu dönemde adı Yüksek Denizcilik Okulu’dur.
3 Evre okul Gemileri :
Bu evrenin ilk yıllarında, ikinci evre’de görülen Hamid Naci gemisi okul gemisi olarak hizmet vermeye devam etmektedir. 1946’da çıkarılan 4915 sayılı Kanun’da okul gemisi ile ilgili kadro belirlenmiştir. Buna göre kadroda Kaptan, Birinci Zabit, Baş Makinist, İkinci Makinist, Sıhhat Memuru, Levazım Şefi vardır.
1946 Yönetmeliği’nde güverte dördüncü sınıf öğrencilerinin son senelerini okul gemisinde stajda geçirecekleri ve buna göre not alacakları belirtilir. Hatta bütünleme ve engel sınavları da okul gemisinde yapılacaktır.
Bu Yönetmelikte okul gemisi ile ilgili olarak ilk defa “Okul Tatbikat Gemisi Hakkındaki Hükümler” başlığı açılmıştır. Burada yer alan bir maddeye göre güverte öğrencilerinin son sınıfı okul gemisinde geçirmesi gibi makine öğrencileri de son yaz tatillerini yani altıncı ve yedinci sömestr arasını okul gemisinde pratik yaparak geçirir. Okul gemisinde Navigasyon, Gemicilik ve Makine öğretmenleri bulunacaktır. Bu bölümde okul gemisi kadrosunun görevleri teker teker sayılmıştır. Okul gemisinde kaptan başkanlığında kurulan disiplin komisyonun vereceği kararlar yönetseldir, bu nedenle sicile geçmez. Bunların uygulayıcısı birinci zabittir. Kati veya muvakkat tard gerektirecek bir suç işlenirse, konu okul müdürlüğüne aktarılır ve okulun disiplin komisyonu karar verir.
1949 Yönetmeliği ise bu konuda çok farklı bir bölümü içermektedir. Bu bölümüm başlığı şudur: “Güverte Dördüncü Sınıfların Devlet Deniz Yolları Gemilerinde Yapacakları Stajlar Hakkında Ek”.
Bunun diğer bir açıdan ifadesi, okul gemisinde pratik eğitim yapılmayacak olmasıdır. Bunun nedeni Hamit Naci gemisinin çok eskimiş olması olabilir. Böyle olduğu geminin, Ulaştırma Bakanlığı tarafından 1951 ‘de çürüğe çıkarılmasından anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan, 1951’e ait Yönetmelik’te yine “Okul Tatbikat Gemisi Hakkında Hükümler” başlığı görülmektedir. Bu bir ihmalkârlık sonucu eski bir geminin, okul gemisi olarak tekrar kullanılmaya başlandığının göstergesi midir bilinmemekle beraber, 1952’de Hamit Naci ile son kez pratik eğitime çıkan güverte son sınıf öğrencilerinin büyük bir kaza geçirdiği, bu dönemde öğrenci olanlarla yapılan görüşmeler esnasında öğrenilmiştir.
Bundan sonra 1953’de hazırlanan bir Kararname ile Hamit Naci’nin yabancılara satışına izin verilir. Böylece okul 1963’e kadar okul gemisi olmadan eğitimini devam ettirir.
Bu arada 1957’den itibaren YDO’nun gemi ihtiyacı haber olarak gazetelerde yer alır. 1958 yılına ait bir dergide bulunan, bir okul mezunu tarafından yazılmış makalede okul gemisi olmamasının olumsuz yönleri anlatılırken, aynı zamanda okula karşı ilgisizlikten ve genel anlamda okuldaki her türlü donanım ve eğitim araçlarının hem teknik hem de bilgi anlamında eski kaldığından yakınmaktadır. Bu yazı, yirmi yıl önce yazılan ve önceki bölümlerde alıntılar yapılan yazılarla karşılaştırıldığında, bu süre zarfında okulun nereden nereye geldiğinin açık olarak görülmesini sağlamaktadır. Bir başka makalede ise, bu durumun okulun özerkliğini elde edemeyip, halen Ulaştırma Bakanlığı’na bağlı olması nedeniyle olduğu sorgulanmaktadır.
1960’dan itibaren ise okula bir gemi verileceği haberleri görülmeye başlanır ve bu ancak 1963’de gerçekleşir. 1963’de eskiden donanmaya ait bir mayın tarama gemisi olan Ayancık, Deniz Kuvvetleri tarafından okula hediye edilir. 1941’de Avustralya’da inşa edilen ve ilk adı “Launceston” olan geminin boyu 57 metre, eni 10 metre ve sürati 15.5 deniz milidir. Gemi önce Deniz Kuvvetlerine katılmış, oradan da Yüksek Denizcilik Okulu’na geçmiştir.

Yapılan onarımlardan sonra 1 Temmuz 1965’de okul gemisi olarak hizmete başlamıştır. 29 personel, 4 öğretmen ve 48 öğrenci alabilecek kapasitesi vardır. Okula devrolduktan sonra, bu gemi de Hamit Naci adını almıştır. Gemide çalışmak üzere belirlenen personelin atamaları, okul ile ilgili diğer bütün konularda olduğu gibi, Kararnameler vasıtasıyla yapılmaktadır. Örneğin Gemi’nin zabit ihtiyacı, diğer personel yağcı, yağ ateşçisi, makine lostromosu gibi ihtiyacı konusunda bulunan Kararnameler buna örnek gösterilebilir.

1965’te fiilen okul gemisi olan Hamit Naci’nin üçüncü evre sonuna kadar görevine devam ettiği bilinmektedir. Bu arada 1981’de askeri dönemin müsteşarı olan bir Tümamiral’in, okul gemisinin Hamit Naci olan ismini değiştirerek Kolağası Hamit Naci yapmak istemiş olması dönemin ruhunu yansıtmak açısından önemlidir.

Ayancık’ın okul gemisi Hamit Naci olması sürecinde 1963’den itibaren bir başka okul gemisi daha ortaya çıkar. Bu geminin ismi Namık Kemal’dir. Resmi bir belge olarak ilk defa 1963’de yayımlanan “Pratik Eğitim Yönetmeliği’nde” adı tespit edilen bu gemi, Fahrettin Küçükşahin’in anlattığına göre 1959’da Ulaştırma Bakanı’nın, Japonya’da yaptırılan gemilerden birinin okul gemisi haline dönüştürülme sözü vermesiyle, okul gemisi olmuştur. Ancak geminin göreve başlamasıyla ilgili bir kesin bir tarih bulunmamaktadır. Aslında bu dönem okul öğrencilerinin Denizcilik Bankası ve Deniz Nakliyatı tersane ve gemilerinde staj yaptıkları bir dönemdir ve bu gemi de gerçekte Deniz Nakliyatı’nın bir gemisidir.

Ancak bir anlaşmayla, geminin seferlerinin okula göre düzenlenmesi ve Namık Kemal gemisinin yaz stajları için okul öğrencileri tarafından pratik eğitim amaçlı olarak özellikle Amerika seferleri için kullanılması kararlaştırılmıştır. Ancak bu stajlardan birinde gemide çıkan bir yangından sonra okul gemisi olma özelliği kaldırılmıştır. Bu olayın tarihi de kesin olarak tespit edilememiştir.
CUMHURİYET DÖNEMİNDE TİCARİ DENİZCİLİK EĞİTİMİNİN
TARİHSEL GELİŞİMİ (1928-1981)
M. Mutlu KARAKAYA
http://nek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/47542.pdf
Eski “Balık” yeni “Hamit Naci” Okul Gemisi 1940
Her iki Gemide de Staj yapma sansim oldu. Hamit Naci ile 1977 Temmuz Okuldan hareketle Erdek- Marmara Adasi , Ayvalik, Kusadasi, Bodrum, Marmaris ‘e kadar indik. Suvari Fikret Birturk , 2.Kaptan Mufit Ozel , Bas Muhendis Nejat Otman. 1978 yazinda Namik Kemal ile Rotterdam-Bremen Butun donemimizle beraber 60 gunluk Stajimiz oldu. Suvarimiz Mekki Tumanbay’di Hepsini Rahmetle aniyorum, Mesleki ilk Tecrubemizde onderlerimiz oldular. Hakan Karakaya(GV80)…