Güç Zehirlenmesi
- Alper Akpeçe
- 25 Ağu
- 2 dakikada okunur
İnsanoğlunun Bitmeyen Döngüsü: Huzurdan Yıkıma, Doğrudan Yozlaşmaya

“Tarih bize hep aynı şeyi fısıldar: İnsanlık ya dersini alır, ya da yeniden aynı karanlığa sürüklenir.”
Tarih kitaplarını açtığımızda aslında hep aynı hikâyeyi görürüz. Döngü; büyük kaoslarla, şanlı ordularla, muhteşem galibiyetlerle ve azmin öğretileriyle başlar. Ardından huzur gelir; kudret, adalet, dürüstlük ve erdem hayatın merkezindedir. İnsanlar birbirine güven duyar, toplumlar barış içinde yaşar.
Sonra yavaş yavaş hırs, çıkar çatışmaları ve güç tutkusu ortaya çıkar. İşte o an çark tersine döner: huzur bozulur, düzen yıkılır, yozlaşma başlar.
Yüzyıllar boyu aynı şekilde tekrar eden bir döngü bu: zorluktan yükseliş, kuruluş ve iktidar, yozlaşma ve çöküş, ardından yeniden doğuş…
Bugün de farklı bir yerde değiliz. Üstelik geçmişten ders aldığımızdan hiç emin değilim. Dünyanın dört bir yanında krizler, savaşlar ve güvensizlikler hüküm sürüyor. Fakat aynı zamanda insanlar daha çok sorguluyor, daha çok farkına varıyor, anlam arıyor. Yine büyük bir kavşağın eşiğindeyiz: Bir taraf saf karanlık, diğer tarafsa yeni bir doğuşun ihtimali.
Ama önümüzde dev bir engel var: güç zehirlenmesi.
Güç, insan için en büyük sınavdır. Başarıya ulaşan ya da eline yetkiyi alan nice lider, başlangıçtaki erdemini ve bilincini kaybetme eğilimindedir. Çünkü güç sadece bir fırsat değil; insan zihninin kimyasını değiştiren, kalbi ve vicdanı yavaş yavaş dönüştüren görünmez bir iksirdir. Empati kaybolur, özgüven şişer, gerçeklikten kopuş başlar. Ve iyi niyetlerle başlayan yolculuk, yozlaşmanın çukuruna düşer.
Tarih bize şunu öğretir: İnsan doğruyu bilir ama çoğunlukla uzun vadede bunu sürdüremez. Bu yol, sanıldığının aksine zaferler kazanıldıkça kolaylaşan değil; sorumluluklar arttıkça daralan bir geçittir. Yol uzadıkça, “artık her şeye hakkım var” egosuna yenilmemek giderek zorlaşır. Savaşların yerini kısa vadeli çıkarlar, şartların değişimiyle doğan boşluklar ve içsel çelişkiler alır. Yetersizlik hissi arttıkça, insan kendini kandırmaya ve gücün sarhoş edici zehrine daha sıkı sarılmaya başlar. İşte asıl tehlike de budur.
Yine de bazı insanlar ve topluluklar vardır ki dirayetle direnir, sabreder ve tarihin akışını değiştirir. Onlar, büyük dönüşümlerin gerçek mimarlarıdır.
,
Çıkış yolunun sırrı gizli değildir: Güce kapılmamak, yol boyunca kazandığımız bilgeliği ve vicdanı kaybetmemek… Etik değerlere sarılmak, alçakgönüllü kalmak, farkındalığı yaymak ve paylaşmayı yeniden hatırlamak.
Kolay mı? Hayır.
Mucizevi bir değişim mi? Asla.
Ama sabırla, küçük küçük adımlarla örülen uzun bir yolculuktur bu.
Sevgilerimle,
Alper Akpeçe
Yorumlar